Sosyal Sorumluluk

Sosyal Sorumluluk

Lütfen Yeter Artık !

Şu anda kalbim çok hızlı çarpıyor. Kadınlara, çocuklara uygulanan şiddetle ilgili haberleri okudukça canım çok acıyor. Hiçbir şey yapmadan okuyup, kendi kendime söylenmek beni kahrediyor.

Hayal Kurma:Düşler Akademisi

Onlara bir gün hayal kurmalarını söyledim.

Hayal ne öğretmenim? dedikleri zaman bu proje yeşerdi. Benim hayallerim de ilk önce hayal kurmanın ne olduğunu, insanı nasıl özgürleştirdiğini öğretecek ve daha sonra onların hayallerini gerçekleştirecektim. Tabi mümkün oldukça bunu yapmaya çalışacağım.

Şimdi benim minik yüreklerim bir hayal kuracaklar ve ben de sizlerin yardımıyla onların hayallerini gerçekleştirmeye çalışacağım.

Sosyal Sorumluluk Duygusu:

Sosyal Sorumluluk, evet bu kavram son yıllarda iyice ünlü oldu diyebilirim. Ancak ünlü olduğu kadar samimiyetide sorgulanmaya başlayan bir kavram. Aklıma takılan şu sorulara ise yanıt aramak gerektiğini düşünüyorum.

Kaçımız gerçekten sosyal sorumlu bireyleriz?
Peki gerçekten bu kavramın içini doldurarak hareket ediliyor mu?
Bu kavramı tekeline almak isteyen sivil toplum kuruluşları var mı?
En önemlisi şirketlerin bu kavramı kullanarak yapmış olduğu çalışmalarda ne kadar samimiler?
Şirketler, STK’lar medyatik olmuş kişileri, bu kavram ile buluşturarak neyi amaçlıyorlar?

Bu soruları okurken bile insan şüpheleniyor değil mi? Maddi-manevi destek olmaya çalıştığımız sosyal sorumluluk kampanyaları gerçekten ihtiyaçları, sıkıntıları, dertleri giderip yüzleri güldürüyor mu diye içimize kurtlar düşmüştür hepimizin. Ama içimize kurt düştükten sonra nedir ne değildir diye araştırma yapmadan, sorgulamadan direkt ön yargılarımız ile bir kişiyi veya bir kurumu hedef tahtasına oturttuğumuzda doğrudur. Bunun sebebi ise samimiyetsizliktir ve şeffafsızlıktır diyebilirim.

Sosyal Medyanın geliştiği günümüzde çoğu gençler eğitim hayatı boyunca bu tür sosyal sorumluluk kampanyalarına katılmakla birlikte kendileri de birer kampanya yaparak gönüllülük sergiliyorlar. Çünkü kendilerini sosyal sorumlu birey olarak görerek çevresi için, ülkesi için ve dünyası için bir iyilik yapma gereği duymaktalar. En çok aktif oldukları sosyal medya mecrası ise instagram. İnstagram üzerinden çoğu köy okullarında görev yapmakta olan öğretmenlerin talebiyle, kalem, kitap, bot vb. ihtiyaçlar yerine ulaştırılıyor. Kısaca bir köprü vazifesi görüyor o gençler.

Sosyal sorumlu olmak çok zor değildir elbette, bu misyonu hepimiz üstlenebiliriz ve sadece maddi yardım olarak da bakmamak gerek. Sosyal sorumlu birey olmak sadece insanların dertleriyle hemhal olmak değil, ağaçlara doğaya, hayvanlara da sevgi ve şefkatle yaklaşmak, yaşanılan problemlere çözüm aramaktır sosyal sorumlu olmak.

Şimdi yukarıdaki sorularla bağlamak gerekirse olay şu: Hani şu devasal firmalar ünlü isimler ile çarşaf çarşaf haber olan sosyal sorumluluk kampanyalarını ben pek samimi bulmuyorum çünkü ana gayeleri kendi firmalarının az maliyetle reklamını yapmak. Firmada reklamını yapmakta, medyatik kişide. E zaten o ünlü reklama mı ihtiyacı var ki diye düşünebilirsiniz haklı olarak ama şunuda unutmayalım ki gündemde kalmak diye bir tabir var sosyete camiasında bu da bir gerçek. Ama tüm bunlar yaşanırken gerçekten samimi bir şekilde iyilik peşinde koşan gerçek sanatçılarda var haklarını yememek gerek. Bu büyük firmaların, holdinglerin yanında bazı STK’larda samimiyetsiz. Neden mi? Çünkü sadece kendi ideolojisine yakın ve o hedefler doğrultusunda bu kampanyaları yürütüyorlar. İnsanları kutuplaştıran, ayıran her türlü ayrımcılığa karşıyım. Dolayısıyla ayrım yapılarak yapılan sözde iyilikler, iyilik değil birer kötülüktür bence. Kamu kurumlarından bu tür faaliyetler az da olsa gerçekleşiyor ama bürokrasi denen illet yüzünden ya gecikiyor ya da amacına ulaşamadan raftan kaldırılıyor. Belki kamu kurumlarında da siyasi bir ayrım yapılıyor hepimiz duyuyoruz, okuyoruz.

İşte sosyal sorumluluk adına tüm faaliyetlerde öncelikle samimiyet olmalıdır. Ve yine son zamanlarda meşhur olan ve sözde elitlerin kullandığı bir kavram daha var sürdürülebilirlik yani istikrar da diyebiliriz.Yeter ki her vatandaş samimi bir şekilde sosyal sorumlu olmalıdır. Sosyal Sorumlu olmadığını hissetmeyen bireyin veya grubun sosyal sorumluluk projesi yapmasıda tezatlıktır. Peygamber efendimizHz.Muhammed (s.a.v)‘in çok güzel bir sözü vardır hepiniz bilirsiniz; “Komşusu açken, tok yatan bizden değildir”.

Bu hadisten hepimiz kendimize ders çıkarmalıyız inancımız ne olursa olsun veya inanmasakta hiç bir şeye yeter ki insan olalım!

Bu ülke bizim, bu dünya bizim hepimizin, unutmayalım

Parayı Değil, Zamanı Paylaş :

Zumbara, para yerine zamanın kullanıldığı, kişilerin başkalarına sundukları gönüllü hizmetlere karşılık para kazandığı bir alternatif ekonomik modeli olan bir, bir topluluk.

Zumbara.com adlı bir internet platformu aracılığı ile Türkiye’de 2010 yılının Ekim ayında yayına başladı. Zumbara sisteminin esas amacı para ve zaman algımızı sorgulamamızın yanında bireyler arasında ilişki ve güvene dayalı topluluklar yaratabilmek konusunda bireyleri desteklemektir. Zumbara bu amaca ulaşabilme noktasında bireylere farklı araçlar sunar ve kendi kendine organize olan yapıların sürecine güvenerek, bireylerin insiyatif almalarını destekler.

Zumbara özünde zaman bankası sistemini kullanır. Zaman bankası sistemi 1=1 prensibi ile işler. Örneğin Ebru Fernando’ya 2 saat boyunca İstanbul’u gezdiriyor. Fernando karşılığında Ebru’ya 2 saat ödemede bulunuyor. Ebru kazandığı bu 2 saatin 1 saati ile Seda’dan kendi web sitesini hazırlamak konusunda destek diğer 1 saat ile de Ahmet’den evinin taşınmasında yardım alıyor.

Zumbara kullanıcıları, web sitesine kayıt olabilir, kendileri hakkında ve ihtiyaç duydukları hizmetler hakkında bilgi girebilirler. Talep edilen hizmetleri sağlayacak kişilere ulaşabilir, onlarla hizmet alışverişi hakkında temasa geçebilirler. Hizmet alışverişini ve ayrıntıları kabul ettikten sonra, üyeler para yerine zaman paylaşmaya ve kazanmaya başlarlar.

Zumbara paylaşıma açık insanların farklı değer sistemi ve hayat tarzı etrafında birleştikleri ve bu yeni dünyanın pratiklerini birlikte yarattıkları bir topluluk. İnsanların zamanı özgür bıraktıkları, parayı şükranın ifadesi olarak kullandıkları, birlik, bütünlük ve bolluk bilinciyle armağan kültüründe yaşadıkları bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu dünyaya şu şekilde katkı sağlıyoruz; paylaşım kültürü ve armağan ekonomisi ile ilgili farkındalık yaratarak, insanların armağanlarını (bilgi, beceri, tecrübe ve zaman) paylaşarak ihtiyaçlarını karşıladıkları alanlar açarak ve güven temelli ilişkiler ve dayanışık topluluklar oluşturarak.

Zumbara sisteminin kullanıdığı zaman bankası sistemi şu an dünyanın 36 ülkesinde kullanılmakta. Zumbara’nın getirdiği temel farklılık web 2.0 ve sosyal network araçlarının kullanılması, bu araçların tasarlanması noktasında topluluk üyelerinin sürece aktif olarak katılımı, gençler tarafından sahiplenilmesi ve uygulanıyor olmasıdır. zumbara.com’da şu an 26,000’e yakın kişi haftalık olarak ortalama 150 saat civarında paylaşım gerçekleştirmekte. İzmir, İstanbul, Ankara, Adana, Eskişehir, Denizli, Boğaziçi Üniversitesi ve Yeldeğirmeni mahallesi gibi lokal yerlerde topluluk başlatıcıları sayesinde Zumbara toplulukları kurulmakta. Zumbara kendi kendini sürdürebilen bir organizasyon süreci ile Türkiye’de farklı topluluklara yayılmakta.

Zumbara’nın karşılaştığı en büyük engellerden biri sistemin finansal olarak sürdürülebilirliğini kendi kendine sağlama noktasında sistemin değerlerine uygun modellerin uygulanmasının zorluğu. Bu zorluğun getirdiği diğer bir sorun da özellikle web sitesinin programlamasını yapabilecek kişilere ulaşmak ve onları finansal olarak destekleyebilmek şeklinde karşımıza çıkıyor. Bu sorunun orta, uzun vadede çözümü için de yine topluluğa güvenmek ve sistemi açık kaynak koda açarak, ilgi duyan programcıların kolay bir şekilde programlamayı gerçekleştirebilmeleri için süreçler tasarlamaktayız.

Gönüllülük, Zumbara’nın en temel kaynağıdır. Sonuç odaklılık yerine katılımcılık sürecini önemsemekteyiz. Kişilerin, önem verdikleri konularda kendi kendilerine organize olabileceklerine, yaratıcılıklarına, zekalarına ve sevgilerine güveniyoruz. Belirli bir amaç etrafında biraraya gelen kişiler kendilerini topluluklarının bir parçası olarak hissedip, aidiyet duygularını geliştiriyorlar. Bu bağlamda sosyal teknolojiler, bizleri birbirimize bağlıyor, deneyimlerimizi aktarmamızı kolaylaştırıyor ve yaratmak istediğimiz dünya için ortak hareket etmemizi sağlıyor.

Zumbara, üyelerine insiyatif alma, kendilerini özgür hissetme ve başkalarının hayatında fark yaratma noktasında güç veriyor ve bizleri cesaretlendiriyor. Farklı becerilerimiz ile birbirimize destek olabileceğimizi hatırlatıyor ve harekete geçmemizi kolaylaştırıyor.

Zumbara.com

Düşler Sokağı:

Küreselleşen dünyada, betonlara yer var, arabalara yer var ama çocuklara yer var mı? Hayır… Unuttuğumuz bir şey var çocuk. Çocuk olmak benim, ablamın, kardeşimin yıllarında kaldı.

Yetmişlerde çember çevirir, topaç oynar, çamur oynardık. Seksenlerde ip atlar, sek sek oynardık. Doksanlar, işte ne olduysa ülkemde 90’lardan sonra oldu her şey. Güven vermeyen toplum, internet furyası, bilgisayar oyunları, çocuk cinayetleri…

Neden çocuklarımıza güvenli sokaklar yapmıyoruz. Araba geçmeyen, çocuk polisi güvenlikli, seksek alanlı, ip atlamalı, topaçlı, çamurlu, bahçeli, sevgi çemberli…

Çocuk hakları var ama çocuğun hakları kağıtta var? Neden onlara da sağlıklı bir yaşam alanı sunmuyoruz. Buradan tüm yetkililere sesleniyorum, bir öğretmen, anne olarak “çocuklarımız bırakın da “DÜŞLER SOKAĞI”nda temiz ve saf kalsın.

“Haydi çocuklar dışarı, hedef düşler sokağı”

Can Veren Mavi Kapaklar:

Bir sosyal sorumluluk projesi olan Mavi Kapaklarla Engelli Sandalyesi alma kampanyasının devamı gibi değerlendirilebilecek yeni bir projeyi sizlerle paylaşmak isterim.

Engelliler için yapılan bir çok çalışma maalesef ki ülkemizde yetersiz kalmaktadır. Bunun sebepleri genel hatlarda bakarsak ilk olarak maliyet sıkıntısıdır. Engelli vatandaşlarımızın kaldırımda yürürken önlerine çıkacak engelleri onlara belli eden kabartmalı malzemeden kullanılan döşeme malzemeleri vardır. Bunları kullanmak kanunlarla zorunlu tutulsa da maalesef ki parasal sorunlarla göz ardı edilmektedirler.

Gelelim projemizin açılıma:

Can Veren Mavi Kapaklar

Mavi kapaklar yapısal olarak bu özel döşemede bulunan kabartmaların boyut ve şekillerine yakındır. Yani özenli ve dikkatli kaldırım çalışmaları ile kaldırımlarda döşenecek alanlara betonun itinalı dökümü ile standart döşeme ölçüsünde döküldükten sonra bu kapaklar döşemeye monte edilecek ve kurumaya bırakılacaktır.

Projenin avantajları gözle görülecek boyuttadır. Toplanan kapaklar toplanmalarının ardından ilgili kurumlara iletilecek ve gerçekten engelli vatandaşlar için toplanmış olacaktır. Oluşabilecek kazalar, yaralanmalar, ölümler vs. minimuma indirgenmiş olacaktır.

Yapılması olan ve maliyet sorunu sebebiyle gerçekleştirilemeyen tüm döşemeler daha ucuz bir şekilde tüm Türkiye’de gerçekleştirilebilecektir. Kaldırımlara renk gelecektir. Hatta çocuklar üzerinde yürürken de yürümelerini oyuna dönüştürecektir. Vicdanlarımız daha rahat olacak.

Bu çalışma ile tüm vatandaşlar küçük ama gerçek bir yardım yapmış olacaklar. Plastik olan kapakları değerlendirmiş olacak ve doğadan uzak tutabileceğiz.

Elbette ki projenin olumsuz tarafları da olacak. Düzgün yerleştirilmeyen ve beton dökümünden hemen sonra konulan kapakların görünür kısımları eşit olmayabilir. Bu sebeple yürürken yine sıkıntı çekebilirler.

Vatandaş asfalt çalışması sonrası bilinçli bir bilgilendirme yapılmaz ise bunları çıkarabilir ya da basıp asfalt içine gömebilir.
Bazı kapaklarda erime gözlenebilir. Kapaklar belki toplama sonrası işlemden geçirilebilirler.

Sonuç olarak proje hayata geçerse “bir kapak bir can verir”.

http://www.change.org/p/belediyeler-mavi-kapakların-değerlendirilmesini-istiyorum linkinden kampanyayı imzalayabilirsiniz.

Biraz Düşün Ya Sen Olsaydın:

Kimse doğarken seçim hakkına sahip değildir; annesini, babasını, dinini, dilini kendi bedenini dahi seçemez. Biz insanlar, kendi başımıza gelmeyen bir olayın hassasiyetine sahip olmadığımız gibi onu da anlayamayız. İşte tam bu anlamda, yalnız kaldığımız gibi bizlere ihtiyacı olan insanları da yalnız bırakıyoruz ve onları kendi hayatlarına terk ediyoruz.

Halbuki sevgiye, bakıma, ilgiye, yardıma muhtaç o kadar insan var ki çevremizde çoğu zaman onları görmezden geliyoruz.  Kendi kendimize öz eleştiri yapamayan, kendi hatalarımızı görmezden gelen bir canlıyız. Hep en iyi biziz. Kimse bizden daha mantıklı,doğru, dürüst, kişilikli, en önemlisi bizden daha iyi bilemez ve düşünemez değil mi?

Diğer bütün çocuklar gibi, bir çocuk düşünün. Yaşamaya hakkı olan, gezip dolaşmak isteyen, arkadaşlara sahip olabilen, çevresi tarafından sevilmek istenen. Ama daha okula ilk başladığı yıldan itibaren arkadaşları tarafından dışlanan çocuklar.

Peki ya bu çocuk siz olsaydınız ne yapardınız?

İşte tam da bu konuda insan olmanın anlamı ortaya çıkıyor. Her birimizin toplumda bir görevi olduğu gibi bir yeri de vardır.

Bana Bir Mektup Yaz, İçinde Hayallerin Olsun:

rojem 5-12 yaş grubundaki çocukları kapsıyor. Türkiye’nin her yerindeki bu yaş grubundaki çocuklara gelecekteki hayallerine yönelik mektup yazmasını isteyeceğiz. Daha sonra bu mektupları okuyacağız.

Ve bu mektupların içinden bir hayali gerçekleştireceğiz. Bu mektupları bir kitap haline getireceğiz. Hayallerini gerçekleştirdiğimizde çocukların yüzündeki o renkli gülücükleri de fotoğraflayıp onları da bir kitaba koyacağız.

İlk başlarda kendi çabamızla yapacağız. Sayı ve reklam arttıkça daha çok çocuğa hitap edeceğiz.  O minicik yüreklerin hayallerini gerçekleştirdiğimizde yüzlerindeki o masum gülücükler her şeye değecektir.

Rengarenk olsun gülüşler…

Doğadan Gelen Mutluluk:

Öyle bir proje düşünün ki tek maliyeti boş zamanımız olacak. Nasıl mı?

Doğada, yolda, parkta, kumsalda ya da evimizin bahçesinde bulunan düzgün şekilli bir taş alıp üzerine yine evlerimizde bulunan keçeli veya tahta kalemleri ile güzel birer söz yazacak ve sokaktaki çocuklara, komşularınıza, arkadaşlarınıza hediye paketi yaparak vereceksiniz…

Çok basit değil mi? Bunu bir projeye dönüştürmeye ben varım diyorsanız, işte tam olarak doğru yerdesiniz.

Sizlerden istediğim şu ki, evlerimizde ya da kurumların açtığı kurs merkezlerindeki kursiyerleri de etkinliğe davet ederek daha çok el emeği ve gücü ile topraklarımızda yaşayan kimsesiz çocuklara, kimsesiz yaşlılara, hastanelerde yaşam mücadelesi verenlere, evsizlere ulaşalım mı?

Çocuk Yüreklerine Siz de Dokunun!:

Çocuk yüreklerinde siz de dokunun; kalemi, kitabı oyuncağı olun!

Sen de küçük yaşta aileni kaybedebilir, sokaklarda yaşamak zorunda kalabilir, suça zorlanabilirdin; ve bunlar sen istediğin için olmazdı. Kötü hayatlar yaşamak için kötü insanlar olmaya gerek yok. Hiç suçu olmayan küçücük masum çocukların da kötü hayatları var olabiliyor. Kitap okumak isteyen, oyun oynamak isteyen, resim yapmak isteyen, enstrüman çalmak isteyen çocukların malzeme yetersizliğinden dolayı eksik kaldıklarını bilmek ve hiçbir şey yapmamak bizim halkımıza yakışmaz. Aslında bizlerden pek de farkı olmayan miniklerimizin yüzlerini güldürebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Siz de destek olmak ister misiniz?

Ev Eşyaları Geri Dönüşüm Projesi:

İkinci el ev eşyalarının toplanıp geri dönüşüm yoluyla tekrar kullanıma kazandırılarak çevrenin korunması ve bu yollar düşük gelirli ailelerin yaşam kalitesinin arttırarak toplumdaki sosyal riskin azaltılma projesi.

PROJENİN ADI :

​İkinci el ev eşyalarının toplanıp geri dönüşüm yoluyla tekrar kullanıma kazandırılarak çevrenin korunması ve bu yolla düşük gelirli ailelerin yaşam kalitesini artırarak toplumdaki sosyal riskin azaltılması projesi.

PROJENİN AMACI :

​Tüketim toplumu haline geldiğimiz ülkemizde ekonomik gelişmelerin olumlu şekilde arttığı, aileler arasındaki gelir seviyesi farkı ve tüketim ihtiyaçların sürekli artması toplumsal alışkanlıklarımızı değiştirmektedir. Alışkanlık ve ihtiyaçlarımızın sürekli değişmesi ve yeni teknolojik yeniliklere yönelmemiz eski kullandığımız her türlü ikinci el eşyaların elden çıkartılması ve yaşam ortamımızdan nasıl uzaklaştırılabileceği sorununu ortaya çıkarmaktadır. Yer yer kendi hanemiz, komşularımız ve etkilendiğimiz çevremizde gözden düşmüş ancak ekonomik ve kullanım ömrünü tamamlanmamış her türlü mobilya ve beyaz eşyalarımızı verecek veya atacak yer aramaktayız en son çare olarak çöpe atarak kurtulma yolunu seçmekteyiz.

​Toplumumuzda halkımız arasında yaşanan veya yaşanması sürekli muhtemel olan gelir ve yaşam kalitesindeki farklılıkların en aza indirilmesi ve aileler arasındaki sosyal riski azaltma çalışmalarına katkıda bulunmak amacı ile kullanım ömrü olan her türlü ikinci el eşyaların toplanarak bakım, tamir, temizlik ve paketleme süreçlerinden geçirilip ihtiyaç sahibi olan aile ve kişilere ulaştırılmasını amaçlamaktatayız.

PROJENİN KONUSU :

​Sosyal yaşamımızda toplum ve aile olarak, alış veriş merkezlerinde(AVM), Mobilya, beyaz eşya üretim ve satış mağazalarında teşhir edilen, satışı olmayan veya modası değişerek üretimden kalkan veya az kullanılmış olarak ardiye ve depolarda çürümeye bırakılan ikinci el ev eşyalarını toplayıp, bakım, tamir, temizlik ve paketleme hizmetlerinin yapılarak ihtiyacı olan aile ve insanlara ulaştırma yoluyla toplumumuzdaki iş imkanları oluşturmak ve sosyal yaşam riskini azaltmaktır. Ayrıca bu eşya ve araç gereçlerin çevreye vereceği zararları geri dönüşüm yolu ile yeniden ekonomiye kazandırarak çevrenin korunması ve iyileştirmesini sağlamaktır.

PROJENİN HEDEFLERİ :

1. Bu proje ile toplumumuzda meydana gelen ve gelebilecek olan sel, afet, deprem, yangın ….vb. ve de fakirlikden dolayı yaşam kalitesinin düştüğü ailelerin sosyal yaşam risklerinin azaltılması amaçlanmaktadır.

2.Toplumumuzdaki aile fertlerinin ortak yaşama bilincini, paylaşım ve toplumsal duyarlılığını artırmak,

3.Sosyal yaşamımızdaki zayıflayan akraba ilişkileri ile komşuluk ilişkilerini yardımlaşma yolu ile güçlendirmek,

4.Kullanılmayan her türlü araç gereç ve eşyaları tekrar kullanıma sunularak ekonomik tasarrruf ve dışa bağımlılığı azaltarak israfı önlemek,

5.Bu eşyaların oluşturduğu çöp toplama alanlarındaki oluşturduğu çirkin görüntü,taşıma maliyetlerinin artması ve düzenli katı atık depolama alanlarındaki kapladığı geniş hacimlerden dolayı oluşacak ekonomik kayıpların önlenmesi,

6.Eşyaların düşük tamirat çalışmaları ile tekrar kullanıma sunulmasıyla geri dönüşümün sağlanması ve bu eşyalardan kullanılamayacak durumda olanların ise parçalara ayrılarak (Plastik, cam, ahşap, bez- kumaş, metal) ekonomiye ve çevrenin iyileştirilmesine katkıda bulunmak,

7.Bu faaliyet ve hizmetlerden dolayı ortaya çıkabilecek iş ve istihdam ihtiyacı en az 50 kişi olarak sosyal riski azaltma yönünden ülkemiz insanına katkı sağlayacaktır.

PROJENİN UYGULANACAĞI YER ( İL/İLÇE /SEMT):

Merkezi Ankara olup, tüm Türkiye’yi kapsayacaktır.

PROJEYİ YÜRÜTECEK KİŞİ/ KURUM / KURULUŞLAR :

Proje; AYIŞIĞI YARDIMLAŞMA VE ÇEVRE KORUMA DENEĞİ tarafından yürütülecektir.

İŞBİRLİĞİ YAPILAN VE YAPILACAK OLAN KURUM VE KURULUŞLAR :

​Proje kapsamında yapılacak hizmetlerin etkin ve hızlı şekilde ülkemizin her karış toprağına ulaşması ve toplumumuzu oluşturan ailelerimiz arasındaki sosyal yaşam kalite farkının ve de sosyal riskin azaltılması için varlıklı halkımız ve devletimize ait aşağıda bulunan kurum ve kuruluşlardan her türlü ortak çalışma ile ayni yardım, nakdi vehibe talepleri olacaktır.

1.Başbakanlık(Afet İşleri Genel Müdürlüğü)
2.İçişleri Bakanlığı (Valilikler, Kaymakamlıklar, Sosyal Yardımlaşma Vakıfları…vs)
3.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
4.Orman ve Su İşleri Bakanlığı
5.Mahalli İdareler Belediyeler (Sosyal Yardımlaşma Müdürlükleri…vs)
6.Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
7.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (İŞKUR)
8.Bilim, Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı (KOSGEB)
9.Diğer Sivil Toplum Kuruluşu ve Dernekleri

PROJENİN BAŞLAMA TARİHİ :

Ocak 2012

PROJENİN SÜRESİ :

Süresiz Devamlı

İSTİHDAMA KATKISI :

Projenin hayata geçirilmesi ile direk veya hizmet alımı şeklinde yaklaşık olarak 50 kişinin istihdamı sağlanması hedeflenmektedir.

MALİYET

PROJE UYGULAMA MALİYETLERİ

1. Büro hizmetleri (Kira+Elk+Tel+Isıtma)Ay

5.000,00 TL
5.000 TL
60.000 TL

2. Taşıma Hizmetleri Sefer/Ay

300
300,00 TL
90.000TL
1.080.000TL

Hizmet Alımı Şeklinde

3. Depolama Hizmeti (Depo Kira+Elk+Isıtma) Ay

10.000TL
10.000TL
120.000 TL

Hizmet Alımı Şeklinde

4. Tamir ve Bakım Hizmetleri (yedek parça+araç gereç) Ay

20.000TL
20.000TL
240.000 TL

Hizmet Alımı Şeklinde

5. Personel giderleri (toplam) Kişi/Ay

Hizmet Alımı Şeklinde Vasıflı eleman Kişi/Ay

20
1.750 TL
35.000TL
420.000 TL

Hizmet Alımı Şeklinde

Vasıfsız Eleman Kişi/Ay

30
1.200 TL
36.000TL
432.000 TL
Hizmet Alımı Şeklinde

6. Reklam, Broşür, Bülten ve Tanıtım Giderleri Ay

300.000TL
300.000TL
3.600.000TL

Hizmet Alımı Şeklinde

TOPLAM

496.000TL
5.952.000TL

1-Projeyi Yürütecek Kurum/Kuruluş/Kişilerin Katkı Miktarı :

​Proje; Ayışığı Yardımlaşma ve Çevre Koruma Deneği tarafından yürütülecek olup, dernek, kar amacı gütmeden yardımlaşma destekleri ve hibe yardımları ile bu projeyi yürütmeyi amaçlamaktadır.

Proje Desteği Hakkında

Üzerinde çalışmakta olduğum sosyal yardımlaşma projesine destek arıyorum. Sizce de mantıklı ise
hem maddi hem manevi yardımınız olursa çok sevinirim.

Kendini Keşfet:

Kendi okul okuduğum dönemde öğrencilerin kitap okumamaları ve herhangi bir konuda kendilerini yorup araştırmaya yönelmemeleri beni hep üzmüştü. Bir şekilde bu sorunun hal edilmesi için gerekli bir çalışma yapılmalı ve bu sorunun üstesinden gelinmeliydi. Üniversiteye başladığımda buna çok fazla kafa yordum ve sonunda kendimce geliştirdiğim bir projede karar kıldım bu sorunun üstesinden gelmek için projeyi geliştirdim.

“Kendini Keşfet”  Okuma Projesi

4.sınıf öğrencilerinden lise son öğrencilerine kadar uygulanabilir.

Projenin uygulanışı: Sınıf öğretmeni görevlendirdiği bir kitaplık kulübü veya görevlendireceği bir öğrenci yada bunu bizzat kendi üstlenerek yapabilir. Her gün yeni seçeceği bir konuyu sınıfın panosuna asarak her gün öğrencilerin kendinden önce gelerek bu panodaki konuyu okumaları ve bu konu ile ilgili kendi yorum güçlerini kullanarak konuya açıklık getirmek yada öğretmen seçtiği konu ile ilgili konuyu kendisi ile beraber sınıfa getirerek ya kendi okur yada okuması anlaşılır olan birkaç öğrenciye serbest bir okuma parçası gibi okutur ve diğer öğrencilerin konu ile ilgili yorumlarını alarak tüm öğrencilerin konu ile ilgili konuya açıklık getirmesini sağlayabilir.

Bunu yaparak hem kitap okuma alışkanlığı olmayan öğrencilere bu beceriyi ve kitap okumanın gerekliliğini belletmiş olur, hem de onların kendilerini kolay ifade etmelerine katkıda bulunmuş olur. Bir sene boyunca denendiği halde kitap okuma alışkanlığı olmayan öğrencilere en az her gün bir konu olarak hesaplanırsa 180 değişik konuda öğrencilerini söz sahibi ve fikir sahibi olmaları konusunda onlara katkıda bulunmuş olur.

Bu seçilen konular kıssadan hisse şeklinde hikayeler olabilir, başarılı hayat öyküleri olabilir yada kişisel gelişimi sağlayıcı konulardan olabilir. Konu her ne olursa olsun, en azından bir sene içinde her gün bir konu ile öğrencilerine yorum yaptırdığı için onları hem kendilerini kolay ifade etmelerini sağlamış olur, hem de onların dünya görüşlerini değişik birçok konuda bilgi ve fikir sahibi olmaları konusunda gelişimleri için katkıda bulunmuş olur.

Bu hazza erişen öğrencilerin çoğu bu projenin uygulanışı sonrasında kitap okumaya ve araştırma yapmaya yönelecekleri görülecektir. Ben bu projeyi 2011 yılında ilk vekil öğretmen olarak atandığım köy okulunda 5.sınıf öğrencileri üzerinde denedim ve ilk başlarda kendilerini ifade etmede sorunları olan ve yorum yetenekleri zayıf olan öğrencilere hem kendilerini kolay ve rahat ifade etmelerini sağladı hem olaylar hakkında yorum yapma yeteneklerini artırdı hem de kişisel gelişimleri konusunda katkı sağladı.

Köy okulunda bu başarı yakalandı ise ölçeği ve şartları daha iyi olan okullarda neden başarı yüzde yüz olmasın ki. Harfe değil, manasına kabuğa değil, özüne bakın olayları değerlendirirken.

Küçük Kalplere Sıcacık Bir Dokunuş:

Geri Dönüşüm Projesi:

Her gün artan nüfus, kirliliği de onunla beraber arttırmakta, doğada arıtılamayan yüzyıllarca ayrıştırılamayan cisimler, belkide doğanın en büyük düşmanıdır. Getirilen çözüm önerileri ne yazık ki kısıtlı ve kullanışsız. İnsanları daha çok geri kazandırmaya itmek ve sosyal sorumluluğu aşılamak için daha farklı öneriler devreye girmelidir.

Sosyal sorumluluk; kendi yaşadığın çevrede örnek olmak ve düşününce en geniş ev tanımında, yaşadığın yer için bir şeyler yapmaktır.

Geri Dönüşüm Projesi

Geri dönüşümü olacak her türlü malzemenin, insanların evinden alınması ve değerlendirilmesi.

Neler Yapılabilir?

Şuan da bulunan çözüm önerileri sokaklarda, iş yerlerinde bulunan geri dönüşüm kutularıdır, ama ne yazık ki bunların geri döndürme oranı çok düşüktür. Düşününce çağımız uzay çağı ve internet şuan da hayatımızın her yerinde, bunu baz alarak, bir web sitesi düşünün ki insanlardan sadece barındırdıkları geri dönüşüm malzemesini kapısına gelecek olan kargo elemanına teslim etmesi, peki bundan kazanç ne olacak ?

İnsanlar açısından düşünürsek; birincisi sosyal bir sorumlulukta bir katkısı olacak, ikincisi ise projenin daha çok insana hitap edebilmesi için geri dönüşüme kazandırdıkları her materyal için (Örneğin: 3 kilo cam kazandırdıysa 50 kr çarpı 3 kg gibi) belli bir miktar ödeme alacaktır, insanların çöpten para kazanma düşüncesi onları daha çok geri dönüştürmeye itecektir. Proje açısından düşünürsek; insanların sosyal sorumluluklarını yerine getirtmiş olacak ve proje daha çok destekçi bulacaktır.

Bir Anne’den:

O minicik beden 26. haftasında 820 gr doğmustu.. Parmak çocuktu, Bebeğim (Bebek 1) ve Diğer bebeğimin (Bebek 2) kardeşiydi… Doğumunun 3.gününde 4. evre beyin kanaması geçirdi ve doktorların bize söylediği; “malesef Bebek 1′i kaybediyoruz, çok ağır kanaması ve bedeni çok küçük, bu yükü taşıyamaz…” Fakat 4. gün hala direniyordu minik bedeni, 5. gün de, 6. gün de, 7. gün ise kan yavaş yavaş çekilmeye başladı demeye basladı doktorlarımız…

Ama ağır tahribat var, sürekli beyin filmleri çekiliyordu, çok çok ağır tahribat yürüyemez, konuşamayabilir, ömür boyu bakmak zorunda kalabilirsiniz, askere gidemez, okula gidemez dediler doktorlar… Sonra çok canımız sıkıldı, moralimiz bozuldu hastanemizi değistirdik. Bu defa yeni doktorlarımız da çok ümitli konuşmadı ama zaman gösterecek her şeyi cok net konuşamayız da demeyi bildi ve biraz umutlandık tabi ki…

Bu arada ciddi bir ROP ameliyatı geçirdik ve görüş alanı daraldı dendi, yine üzüldük ama elimizden gelen her şeyi de yapıyorduk.. 75 gün sonra nihayet evimize döndük, ondan 10 gün önce kız kardeşi, 5 gün önce de erkek kardeşini getirmiştik eve… Üçünü aynı yatağa yatırdık, birbirlerinden güçlensinler istedik..

Doğumlarının 6. ayında ve eve gelişlerinin 3. ayında hala başını tutamıyordu. Nörolojik kontrollerimizde acil fizyoterapi dendi, ertesi gün gittik ve başladık, cok hızlı sonuçlar almaya basladık, sabrettik sabrettik… Ama hep çalıştık ona özel bakıcı abla bulduk, her şeyini kontrol etti, sadece onunla ilgilendi… Düzenli olarak fizik tedavi hareketlerini yaptık, devletin maliyetlerini karşıladığı özel eğitim merkezlerine gönderdik, fizik hareketlerini ve kontrollerini yaptırdık…

Ve şimdi… Bize yaşamaz, yaşasa bile yürüyemez, konuşamaz, oturamaz, okula ve askere gidemez dedikleri minik mucizelerim, kahraman bebeğim yürüyor… Dün ilk defa 2-3 dk boyunca evde hiç kimseden ve yerden destek almadan ve düşmeden odalar boyunca turlar attı, defalarca… :) İşte bu an dünyaya bedel sevgili anneler ve babalar… Bu cesur yürekler bizlerinde destekleriyle bize hep sürprizler yapmaya devam edecekler inşallah…

Post Your Comment Here

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.